Kadına Yönelik Şiddet ve Psikolojik Etkileri

Dünya üzerinde üç kadından biri eşi ya da birlikte olduğu erkeğin (partnerin) fiziksel veya cinsel şiddetine uğruyor. Üç kadından birinin ne kadar büyük bir oran olduğunu anlamak için sokakta yürürken 15 dakika boyunca karşınıza çıkan her üçüncü kadının bir şekilde şiddet yaşadığını düşünün. Şiddet tablosuna bir de psikolojik şiddet eklenince beraber oldukları erkeklerin şiddetine uğrayan kadınların sayısı dramatik olarak artıyor. Bir önceki yazımızda fiziksel yaralanma ya da cinsel şiddet olaylarını doğrudan deneyimlemenin psikiyatrik sınıflandırma sisteminde travmatik deneyim olarak kabul edildiğinden bahsetmiştik. Bu yazımızda amacımız kadına yönelik şiddeti tanımlamak, bu tür şiddete uğramanın yol açtığı Travma Sonrası Stres Bozukluğu sorunlarını açıklamak, kimlerin daha fazla TSSB geliştirdiğinden hareketle bu kadınların psikolojik tedavisinde hangi yaklaşımın etkili olacağını anlatmak olacaktır.

Kadına Yönelik Şiddet

Kadına yönelik şiddetin tanımını yapmadan önce genel olarak karmaşık bir kavram olan şiddeti anlamak faydalı olacaktır. Şiddet; bireyin fiziksel gücü ya da bir tür baskıyı kendisine, bir başkasına, bir gruba ya da topluluğa karşı yöneltmesi sonucu yaralanma, ölüm, psikolojik zarar, yoksunluk ya da gelişimin engellenmesi durumunu veya bunların ihtimalini ortaya çıkaran bir eylemdir.1 Bu tanım sadece fiziksel değil, tehdit ve korkutma gibi eylemleri de bünyesinde barındırdığı gibi, şiddetin sonuçlarının sadece fiziksel olmadığını da kabul eder. Bu tanımla uyumlu olarak şiddet eylemi türlerine göre fiziksel, cinsel, psikolojik ve yoksun bırakma ya da ihmal etme şeklinde dört kategoriye ayrılır.2 Birleşmiş Milletler Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesi kadına yönelik şiddeti “ister kamusal isterse özel yaşamda meydana gelsin, kadınlara fiziksel, cinsel, psikolojik acı veya ıstırap veren ya da verebilecek olan cinsiyete dayalı bir eylem, uygulama ya da bu tür eylemlerle tehdit etme, zorlama veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakma” şeklinde tanımlar.3 Günümüzde bu tanıma ‘kadını ekonomik ihtiyaçlardan yoksun bırakmak’ ta dahil edilmektedir.

Kadına yönelik şiddetin ne sıklıkta gerçekleştiğine yönelik dünya genelinde bilimsel araştırmalar yürütülmektedir. Toplam 81 ülkede yapılan 141 araştırmayı gözden geçiren Dünya Sağlık Örgütü 15 yaş üstü yaklaşık üç kadından birinin (%30) hayatlarının herhangi bir döneminde eşlerinden ya da yakın ilişkide bulundukları partnerlerinden fiziksel ya da cinsel şiddete uğradığını bildirdi.4 Toplam 56 ülkede yürütülmüş 77 çalışmayı özetleyen bir başka derleme ise dünya genelinde 15 yaş üstü kadınların %7.2’sinin yakın ilişkide olmadıkları kişilerin cinsel şiddetine uğradığını gösterdi.5

Şiddet Gören Kadınlarda Gelişen Travma Sonrası Stres Bozukluğu

Şiddet olayları yaşamış kadınlarda en sık karşılaşılan psikolojik sorunun Travma Sonrası Stres Bozukluğu (kısaltmasıyla TSSB) olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bu psikolojik sorunu bir önceki yazımızda ayrıntılarıyla tanımlamıştık. Şimdi cinsel ve fiziksel şiddet olayları deneyimleyen kadınların TSSB belirtilerini nasıl yaşadıklarına bir bakalım. Eşinden fiziksel şiddet görmüş, isteği dışında cinsel ilişkiye zorlanmış bir kadın güvenliği sağlandığı bir ortamda yaşamaya başladıktan sonra TSSB belirtileri sergileyebilir.

Yaşadığı şiddet olayları içinden kendisinde güvenliğine yönelik en fazla tehdit algısı yaratan ve kendisini korkutanlara ait sahneler bu kadının istemsiz olarak gözünün önüne gelir ve onun korku hissetmesine neden olur. Bu şekilde hatırlamak, olayları yeniden yaşamak gibi hissettirdiğinden kadın bu anıları kafasından kovmak için çaba sarf eder ve bunları hatırlamamak için zihnini ve kendini başka şeylerle meşgul etmeye çalışır. Örneğin, yalnız kalmamaya çalışır ve başkalarıyla konuşarak aklına anıların gelmesini engelleme çabası gösterir.

Şiddet uygulanırken kullanılan sopa, kemer, hortum, bıçak gibi eşyalar, medyada şiddet haberleri ve görüntüleri kendi yaşadığı olayları hatırlattığı için yoğun sıkıntı, korku, öfke gibi duyguları tetikler ve kadın hayatını mümkün olduğunca bunlarla karşılaşmaktan kaçınarak sürdürür. Benzer bir şekilde cinsel şiddet deneyimi olan kadınların önemli bir kısmında kendi bedenleri yaşadıkları olayın bir hatırlatıcısı haline gelir ve bu kadınların çoğu zaman bedenlerine bakmakla ve dokunmakla ilgili utanç hissettikleri görülür. Bu yüzden karanlıkta soyunur-giyinirler, banyo yaparlar, banyo yaparken çıplak ellerinin bedenlerine değmemesine çalışırlar. Diğer yandan sosyal bir ortamda yabancı bir erkekle yakın durmak (örn. durakta yan yana beklemek, toplu taşımada yan yana oturmak, bir bekleme odasında bir erkeğin bulunması gibi), karanlıkta uyumak, evde yalnız oturmak gibi durumlar tehdit algısı ile birlikte kaygı yaratır ve şiddet deneyimi olan kadın bu tür kişi, yer ve durumlardan kaçınır. Aslında kendini koruma davranışı gibi görünse de bu kaçınma davranışı onun gerçek anlamda tehdit içermeyen durumların içine girmesine engel olur ve bu da yaşamını aksatır.

Süregiden olumsuz duygularla mücadele eden kadın güvenlik, insanlara ve kendine güvenme ile ilgili olumsuz düşüncelere sahiptir. Gün içinde tehdit beklentisi içinde tetikte bekler, sokakta yürürken sürekli etrafı kolaçan eder, evde oturduğu ya da uyuduğu odada kapıyı kilitler, ışıkları açık bırakır, etrafında saldırıya uğrarsa kendini koruyabileceği eşyalar bulundurur.

Gece yatağa girdiğinde yaşadıklarıyla ilgili anıların aklına hücum etmesi, korku duyması, tehdit algısıyla tetikte olması yüzünden bir türlü uykuya dalamaz, daldığında kendisini korkutan tehdit içerikli rüyalar görür, sık sık uyanır ve tekrar uykuya dönmekte zorluk çeker. Uzun süre uykusuzluğun getirdiği yorgunluk, zihninin anılarla meşguliyeti, korku hissetmesi dikkatini toplamasına engel olur ve yaptığı işi aksatır. Özellikle çocukluk çağında cinsel şiddete uğrayan kadınlar korku, utanç, öfke gibi duyguları azaltabilmek için kendini kesme, yaralama, yakma gibi kendine zarar verme davranışları sergileyebilirler.

Türkiye’de Şiddete Uğrayan Kadınlarda TSSB Oranları

Batı ülkelerinde yapılan araştırmalar eş şiddetine uğramanın kadınlarda TSSB olasılığını dört kat, depresyon olasılığını ise üç kat arttırdığını göstermektedir.6, 7 Türkiye’de yakınlarından şiddet görerek kadın sığınma evlerine yerleşen 220 kadınla yaptığımız bir araştırmada kadınların ortalama 11 yıllık bir süre içinde 21 farklı fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddet stresörüne (yani kişide stres ve sıkıntı yaratan bir tür şiddet olayına) maruz kaldığını gördük.8

Bu kadınların neredeyse yarısında (%48) TSSB, yaklaşık üçte birinde ise (%33) depresyon geliştiğini bulduk. Benzer bir şekilde, hayatlarının bir döneminde yakınlarından ya da tanımadıkları kişilerden tecavüz, tecavüz girişimi, istenmeyen fiziksel temas gibi cinsel şiddet olayları yaşamış 601 kadınla ve yakın ilişkilerinde fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddet yaşamış 1012 kadınla yürüttüğümüz toplum temelli iki çalışmada bu kadınlarda gelişen TSSB oranını %50 olarak tespit ettik.9, 10 Tüm bu çalışmaların bulguları Türkiye’de şiddet deneyimi olan iki kadından birinin TSSB için psikolojik tedavi ihtiyacı olduğuna işaret etmektedir.

Bu araştırmalardan elde edilen bir başka önemli bulgu da kadınların %85’inin yakın ilişkilerinde psikolojik şiddet deneyimlediğidir. Psikolojik şiddet;

  • fiziksel ve duygusal ihtiyaçların ihmali (örn. duygularını görmezden gelme, cinsel ihtiyaçlara duyarsızlık, fikrini önemsememe, kırıcı eleştiri, vb),
  • özgürlüğün kısıtlanması (örn. kontrol edici davranışlar, giyimine karışma, insanlarla görüşmesine engel olma),
  • aşağılayıcı davranışlar (örn., fiziksel görünümünü aşağılama, değersizleştirme, alay etme, vb),
  • kendisine ya da ailesine zarar vermeye yönelik tehditler (örn., öldürme, hakkında bilgi yayma, intihar etme, vb),
  • suçlama (örn. yaptığı ya da yapmadığı ile suçlu hissettirecek sözler),
  • güven sarsıcı davranışlar (örn. aldatma, yalan söyleme)

gibi davranışları içerir. Bu çalışmada, herhangi bir cinsel ya da fiziksel şiddet görmemiş ve sadece psikolojik şiddet görmüş kadınların üçte birinde (%35) TSSB geliştiği görülmüştür. Psikolojik şiddetin ve ruh sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin bu kadar yaygın görülmesi şiddet kavramının çok boyutlu düşünülmesi gerektiğini ve tehdit algısı yaratan tüm stresörlerin travmatik etkisi olabileceğini göstermektedir.

Korku, Çaresizlik ve TSSB

Yukarıda bahsedilen üç araştırma şiddete uğrayan kadınların güvenliklerine yönelik algıladıkları tehdide bağlı güncel korku ve yaşamlarını sürdürmeye yönelik çaresizlik duygularının TSSB ve depresyonun en önemli belirleyicileri olduğunu gösterdi. Bazı kadınların henüz boşanmamış / ayrılmamış olmaları, eşlerinin / partnerlerinin kendilerini takip etmeleri ve onlardan tehdit almaları kendilerini gerçekçi bir tehdit altında hissetmelerine neden olmaktadır. Diğer yandan, gerçekçi tehdit belli bir düzeyde ortadan kalksa da pek çok kadının yaşadıklarını akıllarından çıkaramayarak korkmaları, benzer olayları tekrar yaşama kaygıları ve bu korku ve kaygılarını azaltmak için giriştikleri kaçınma davranışlarının tehdit algısını sürdürdüğü söylenebilir. Nitekim, kadın sığınma evinde yaşayan kadınların %65’i aynı olayları tekrar yaşamaktan korktuklarını ve %38’i korku yüzünden normal yaşamına dönemediğini belirtti. Bununla birlikte kadınların yaşadıkları olayları hatırlatan ortalama 13 durum, ortam, kişi ve yerden kaçındıklarını ve bu kaçınma davranışlarının tehdit algılarına bağlı güncel korku ve genel çaresizlik duygularıyla yakın ilişkisi olduğunu belirledik.

Şiddet Gören Kadınların Psikolojik Tedavisi

Şiddet gören kadınlarda güncel tehdit algısına bağlı korku ve yaşamalarını sürdürmeye yönelik çaresizlik duygularının TSSB ve depresyonu belirleyen en önemli faktörler olması bu kadınlarda kullanılması gereken psikolojik tedaviler konusuna ışık tutmaktadır. Şiddete uğrayan kadınlara, güvenlikleri sağladıktan sonra devam eden korkularını aşmalarına ve onları güçlendirerek hayatları üzerinde kontrol geliştirmelerine yardımcı olacak psikolojik terapilerin TSSB ve depresyonun iyileşmesinde etkili olması beklenir. Unutulmaması gerekir ki, aşılması gereken korku gerçekçi olmayan durumlarda (örn. yaşadıkları olayları hatırlatan nesne, durum, yer) tetiklenen, kadınları hayatları üzerinde kontrol kaybına uğratan ve işlevselliklerini kısıtlayan korkudur. Bu korkunun aşılması için en faydalı olacak tedavilerin travma odaklı psikoterapiler olduğu görülmektedir. Korkunun aşılması ile kontrol algısı artan kadınlara hayatlarını tekrar kurmaları için gerekli maddi ve manevi desteğin sağlanması bu kadınların psikolojik olarak güçlenmesini sağlayacak bir yaklaşım olacaktır. 

Kaynaklar

1 WHO Global Consultation on Violence and Health. Violence: a public health priority. Geneva, World Health Organization, 1996 (document WHO/EHA/ SPI.POA.2).

2 Krug, E, Dahlberg, L, Mercy J, Zwi A, & Lozano, R (2002).  World report on violence and health. World Health Organization, Geneva.

3 Declaration on the Elimination of Violence against Women. United Nations General Assembly resolution 48/104, 20 December 1993.

4 Devries, K. M., Mak, J. Y. T., García-Moreno, C., Petzold, M., Child, J. C., Falder, G., . . . Watts, C. H. (2013). The global prevalence of intimate partner violence against women. Science, 340(6140), 1527-1528.

5 Abrahams, N., Devries, K., Watts, C., Pallitto, C., Petzold, M., Shamu, S., & Garcia-Moreno, C. (2014) Worldwide prevalence of non-partner sexual violence: a systematic review. Lancet,
383(9929):1648-1654.

6 Golding, J. (1999). Intimate partner violence as a risk factor for mental disorders: A meta-analysis. Journal of Family Violence, 14(2), 99-132.

7 Beydoun, H. A., Beydoun, M. A., Kaufman, J. S., Lo, B., & Zonderman, A. B. (2012). Intimate partner violence against adult women and its association with major depressive disorder,      depressive symptoms and postpartum depression: A systematic review and meta-analysis. Social Science & Medicine, 75(6), 959-975.

8 Şalcıoğlu, E., Urhan, S., Pirinççioğlu, T., & Aydın, Ş. (2017). Anticipatory Fear and Helplessness Predict PTSD and Depression in Domestic Violence Survivors. Psychological Trauma: Theory, Research, Practice and Policy, 1, 117 – 125.

9 Bayram-Kuzgun, T. (2018). The association between posttraumatic stress disorder and trauma-related guilt, shame, fear, and sense of control in women with sexual trauma. Doctoral Thesis,
Istanbul Arel University.

10 Cankardaş-Nalbantçılar, S. (2018). Yakın ilişkide psikolojik şiddet deneyimi ile travmatik stress belirtileri arasında peritravmatik sıkıntı ve control kaybı ile posttravmatik duyguların aracı rolü. Doktora Tezi, İstanbul Arel Üniversitesi.