Bilişsel ve Davranışçı Terapi (BDT); kişinin psikolojik sorunlarını sürdüren uyumsuz düşünce ve davranışlarını değiştirerek iyileşme sağlamayı hedefleyen bir psikoterapi yaklaşımıdır. Bu yaklaşımın bilişsel kısmı kişinin zihinsel süreçlerini ele alır. Psikolojik sorunları olan kişilerin karşılaştıkları çeşitli durumları değerlendirirken kendilerinde olumsuz duygular yaratan düşünce hataları yaptıkları görülür. Dolayısıyla, terapide bu düşünce hataları belirlenir ve kişiyle birlikte bunların ne derece gerçekçi oldukları sorgulanarak ona daha gerçekçi ve uyumlu düşünme tarzı öğretilir. BDT’nin davranışçı kısmı ise kişinin psikolojik sorunlarıyla ilişkili ya da olumsuz duygularını sürdüren uyumsuz davranışlarını değiştirerek kişiye daha uyumlu davranışlar kazandırmayı hedefler. Bu düşünce ve davranış değişikliği sayesinde kişinin hissetmekten sıkıntı dile getirdiği korku, kaygı, üzüntü, öfke, acı, utanç gibi olumsuz duygularında ve zamanla psikolojik sorunlarında azalma olur.
BDT; 1950’li yıllardan beri gelişen üç nesil Davranış Terapileri altında yer alan bir psikoterapi ekolüdür. BDT kulağa tek bir psikoterapi yaklaşımı gibi gelse de aslında psikolojik sorunları açıklamada farklı teorik söylemlere dayanan, düşünce ve davranışı değiştirmeye odaklı farklı terapi yöntemlerinin farklı klinik uygulamalarını kullanan geniş bir yelpazedeki terapilere verilen genel bir isimdir. Tek bir BDT yoktur, farklı psikolojik sorunlar için kullanılan farklı BDT programları vardır. Dolayısıyla, bu terapi yaklaşımı için Bilişsel ve Davranışçı Terapiler adlandırması daha doğru durmaktadır. Bazı BDT programlarının daha çok düşünce değişikliğine diğerlerinin ise daha fazla davranış değişikline ağırlık verdiği görülmektedir. Hatta, bazı programlar sadece bilişsel terapi, bazıları ise sadece davranış terapisi barındırmaktadır. Araştırmalar çeşitli anksiyete bozuklukları ve depresyon tedavisinde sadece davranış terapisi uygulamanın hem düşünceleri hem davranışları değiştirmeyi hedefleyen BDT programları kadar iyileşme sağladığını göstermektedir.1, 2, 3, 4, 5,6 Davranış değişikliği, kişilik bozuklukları tedavisinde de terapötik müdahalelerinin odağıdır.7
BDT’nin Bilimsel Temelleri
BDT’nin günümüzde popüler bir psikoterapi ekolü olmasının en önemli nedeni pek çok psikolojik sorunun düzelmesinde etkili olduğunun bilimsel araştırmalarda gösterilmiş olmasıdır. BDT’yi bünyesinde barındıran Davranış Terapileri geliştirildikleri ilk günlerden beri yöntemlerinin etkisini bilimsel araştırmalarda incelemeyi ilke edinmiş psikoterapilerdir. Yöntemleri 1960’lardan bu yana klinik araştırmalarda sınanmış olduğu için günümüzde en güçlü bilimsel desteğe sahip terapi yaklaşımı olarak kabul edilirler. Sosyal kaygı bozukluğu, panik bozukluk ve agorafobi, yaygın kaygı bozukluğu gibi çeşitli anksiyete bozukluklarında,8 sağlık kaygısı,9 obsesif-kompulsif bozukluk,1 travma sonrası stres bozukluğu,2 depresyon,3,10 yeme bozuklukları11 ve kişilik bozuklukları12 gibi geniş yelpazedeki psikolojik sorunlarda etkili olduğunu çok sayıda araştırma binlerce kişi üzerinde göstermiştir. Bu araştırmalar tedavi etkisinin kalıcı olduğunu ve tedavi sonrası dönemde kişilerin sorunlarında geri dönüşün (nüksün) düşük oranlarda olduğunu göstermiştir. Günümüzde bilimsel veriler ışığında hazırlanan ve klinisyenleri belirli psikolojik sorunları tedavi ederken seçmeleri gereken tedavilerle ilgili yönlendirme amacı güden uluslararası klinik uygulama kılavuzları pek çok sorunun tedavisinde ilk tercih edilmesi gereken terapi olarak Bilişsel ve Davranışçı Terapileri önermektedir.
Klinik Uygulamada BDT’nin Özellikleri
Klinik uygulamada BDT’nin en önemli özelliklerinden biri odağının ‘şimdi ’ ve ‘burada ’ olmasıdır. Diğer bir deyişle, kişinin sorunlarının kaynağı olduğu düşünülen geçmiş ya da çocukluğuna değil güncel hayatına, bugününe ve buradaki sorunlarına odaklanır. Bu psikoterapi yaklaşımı çocukluk çağı yaşantılarının psikolojik sorunların gelişmesindeki önemini kabul etse de kişinin güncel sorunlarını sürdüren uyumsuz düşünce ve davranış alışkanlıklarını değiştirerek sorunları ortadan kaldırmayı hedefler. Bu değişimin kişinin geleceği üzerinde önemli bir etkisi olur. Kişi terapide öğrendiği yöntemleri yaşamı boyunca çeşitli durumlar karşısında kullanarak sorunlarla etkili bir şekilde baş etmeyi başarır. BDT’nin bir başka önemli özelliği seanslarda terapist ve danışanın seans içerisinde eşit derecede aktif olması ve iş birliği içinde çalışmasıdır. Terapist ve danışan değiştirilmesi hedeflenen düşünce ve davranışları birlikte belirler ve değişim için kullanılacak yöntemleri birlikte seçerek planlarlar.
Genel olarak davranış terapileri bireysel danışanların tedavi sürecinde de bilimsel bir yaklaşımı benimser. Davranışçı terapistler çeşitli ortamlarda hem uygulanabilirliklerini arttırmak hem de iyileşme sağlamada etkilerini ölçebilmek için yöntemlerini çok net bir şekilde belirlerler. Danışanları değerlendirme, tedavi hedefleri oluşturma, terapi planlama ve iyileşmeyi değerlendirme yöntemleri net ve kesin tanımlanmıştır. Davranışçı Terapistler danışanın tedaviden azami faydayı sağlayabilmeleri için yöntemlerini bilimsel kanıtlara dayanan yöntemler arasından seçerek terapi planı yaparlar. Özellikle terapinin ne işe yaradığı ve danışanın süreçten ne kadar faydalandığı düzenli olarak değerlendirirler. Terapinin başında, terapi süresince ve terapi sonunda değerlendirmeler yapılarak kişinin terapi sürecinden ne kadar faydalandığı anlaşılır. Kişi terapiden yeteri kadar faydalanmıyorsa yöntem değişikliğine gidilir ve terapi planı yeniden düzenlenir. Üstüne çıkabilmek için çaba gösterir ve tedavi sonrası ölçümler yaparak vakanın iyilik halinin devamından emin olmaya çalışır.
Kaynaklar
1 Rosa-Alcázar, A. I., Sánchez-Meca, J., Gómez-Conesa, A., & Marín-Martínez, F. (2008). Psychological treatment of
obsessive–compulsive disorder: A meta-analysis. Clinical psychology review, 28(8), 1310-1325.
2 Bradley, R., Greene, J., Russ, E., Dutra, L., & Westen, D. (2005). A multidimensional meta-analysis of psychotherapy for
PTSD. American journal of Psychiatry, 162(2), 214-227.
3 Cuijpers, P., Van Straten, A., & Warmerdam, L. (2007). Behavioral activation treatments of depression: A meta-
analysis. Clinical psychology review, 27(3), 318-326.
4 Sánchez-Meca, J., Rosa-Alcázar, A. I., Marín-Martínez, F., & Gómez-Conesa, A. (2010). Psychological treatment of panic
disorder with or without agoraphobia: a meta analysis. Clinical psychology review, 30(1), 37-50.
5 Taylor, S. (1996). Meta-analysis of cognitive-behavioral treatments for social phobia. Journal of behavior therapy and
experimental psychiatry, 27(1), 1-9.
6 Carpenter, J. K., Andrews, L. A., Witcraft, S. M., Powers, M. B., Smits, J. A., & Hofmann, S. G. (2018). Cognitive behavioral
therapy for anxiety and related disorders: A meta‐analysis of randomized placebo‐controlled trials. Depression and
anxiety, 35(6), 502-514.
7 Davidson, K. (2007). Cognitive therapy for personality disorders: A guide for clinicians. Routledge.
8 Bandelow, B., Reitt, M., Röver, C., Michaelis, S., Görlich, Y., & Wedekind, D. (2015). Efficacy of treatments for anxiety
disorders: a meta-analysis. International Clinical Psychopharmacology, 30(4), 183-192.
9 Olatunji, B. O., Kauffman, B. Y., Meltzer, S., Davis, M. L., Smits, J. A., & Powers, M. B. (2014). Cognitive-behavioral therapy
for hypochondriasis/health anxiety: a meta-analysis of treatment outcome and moderators. Behaviour research and
therapy, 58, 65-74.
10 Tolin, D. F. (2010). Is cognitive–behavioral therapy more effective than other therapies?: A meta-analytic review. Clinical
psychology review, 30(6), 710-720.
11 Linardon, J., Wade, T. D., de la Piedad Garcia, X., & Brennan, L. (2017). The efficacy of cognitive behavioral therapy for
eating disorders: A systematic review and meta-analysis. Journal of consulting and clinical psychology, 85(11), 1080-1094.
12 Leichsenring, F., & Leibing, E. (2003). The effectiveness of psychodynamic therapy and cognitive behavior therapy in the
treatment of personality disorders: a meta-analysis. American journal of psychiatry, 160(7), 1223-1232.